Curcumin

Zerdeçal’ın Faydaları

Zerdeçalın klasik olarak bilinen iyileştirici özellikleri, mide salgısı, bağırsak hareketleri ve safra asitlerinin karaciğerde yapımını artırıcı ve ağrı giderici etkileridir. Yapılan yeni bilimsel araştırmalar ile bahsedilen klasik iyileştirici nitelikleri yanında curcuminin özellikle bazı yaygın kanser türlerine karşı önemli tıbbi etkileri olduğu kanıtlanmıştır. 

Curcumin, yüzyıllardan beri geleneksel Hint tıbbında anti-inflamatuar ve antikanserojenik özellikleri dolayısıyla kullanılmaktadır. Bir çok araştırmacı grup tarafından curcuminin aralarında kolorektal kanserler başta olmak üzere bulunduğu çeşitli kanser türlerinde iyi ve güvenilir bir tedavi edici madde olabileceği konusunda parlak gelecekler vaat eden araştırmalar yapılmıştır.

Güney Asya kökenli yoğun sarı renkli bu değerli bitki, zingiberaceae familyasından olup eterik yağ ve kendisine yoğun sarı rengi veren curcumin içerir. Geleneksel Hint bitkisel tıbbı Ayurveda’da “kan temizleyici ve enerji verici ” olarak tanımlanan ve “köri” adı altında baharat olarak yaygın biçimde 4000 yıldır kullanılan bitki kökü tozunun son yıllarda yapılan araştırmalarla insan sağlığı açısından çok önemli bir yere sahip olduğu anlaşılmıştır.

Zerdeçalın klasik olarak bilinen iyileştirici özellikleri, mide salgısı, bağırsak kareketleri ve safra asitlerinin karaciğerde yapımını artırıcı etkileridir. Yapılan yeni bilimsel araştırmalar ile bahsedilen klasik iyileştirici nitelikleri yanında curcumin’in özellikle bazı yaygın kanser türlerine karşı önemli tıbbi etkileri olduğu kanıtlanmıştır. Özellikle Hint Safranı denilen keskin sarı renkli curcumin pigmenti içeren zerdaçalın antikanserojen ,antitoksidatif ve iltihap geriletici (antiinflammatuar) etkinlik gösterdiği anlaşılmıştır. Ailevi adenomatöz polyposis ( kalın bağırsak polipleri) hastası insanlarda yapılan klinik deneylerde Curcumin ile poliplerin %60 oranında azaldığı ,geri kalan poliplerin ise %50 oranında küçüldüğü gözlemlenmiştir. Kalın bağırsak poliplerinin uzun vadede insanlarda klinik belirti vermemesi veya çok az vermesi, diğer taraftan kalın bağırsak poliplerinin kolon kanserine çok iyi bir zemin hazırladığı düşünülürse , bu etkinin önemi kolayca anlaşılır.

Mayıs 2012’de İngiliz araştırmacılar , ilerlemiş kolon kanseri hastalarında yapılan kemoterapiye ilaveten curcumin tedavisi yaparak, her iki tedavinin beraber yapıldığında çok iyi düzeyde sinerjik kalarak etki gösterdiğini , bunun beklentilerin çok üzerinde gerçekleştiğini açıklamışlardır. Meme kanserleri konusunda yapılan bir diğer araştırma , Amerikan Kanser Araştırma Kurumu’nun (AACR) 2-6 Nisan 2011’de tarihinde yapılan 102. yıllık toplantısında açıklanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre , in vivo (canlı vücutta) yapılan araştırmalarda düşük dozlarda dahi curcumin , HER -2 geni etkisini vücuda verişinden 16-24 saat sonrasında %70 oranında düşürmüştür. Aynı araştırmada curcumin’in phospho -HER -2 ve total – HER -2 protein düzeylerinde de azalmalara neden olduğu gözlemlenmiştir. [ref.1]

Amerikan Kanser Araştırmaları Kurumu’nun 2010 yılında yayınlanan – 2010;70;2445-2454 – araştırma raporunda , curcumin’in ( curcuma longa bitkisinin aktif maddesi ) meme ve pankreas kanserlerinde önemli ölçülerde tedavi edici ve koruyucu rolü olduğu gösterilmiştir.

Araştırmanın özetlenmiş sonuçlarına göre; bir genetik faktör ailesi oluşturan stat 3 transkripsiyon faktörü,insandaki kanser türlerinin birçoğunda gözlemlenmiştir. Normalde STAT 3 ailesi, vücutta hücreler bazında yaşamı devam ettirici, büyüme faktörü ve yeni damar oluşumunu teşvik etme gibi birçok görev üstlenmiştir. Ancak, yapılan en yeni kanser araştırmaları, STAT 3 genetik faktörlerinin fosforilasyon ve mutasyonlar sonucu vücut için yaşamsal olan normal ( fizyojik) görevlerini , kanser dokusunda da ( meme ve pankreas kanserleri ) devam ettirdiklerini göstermiştir. Aynı araştırmacı bilim adamları grubu , STAT 3 deki bu anormal değişiklikleri bastırıcı ve önleyici olarak bilinen küçük molekülü FLLL 31 ve FLLL 32 isimli curcumin (zerdeçal) asıllı inhitibitör maddelerle in vivo ve in vitro olarak meme ve pankreas kanserlerinde tümör büyümesi , tümör damarlanması ve hayvan deneylerinde tümör dokusunda küçülme saptanmıştır. [ref.2] Amerika Houstan’daki Texas Üniversitesi’nde bilim adamları curcumin verilen deney hayvanlarında özellikle meme kanseri metastazlarının önlenmesinde ve ilaveten Paclitaxel ile tedavisi yapılanlarda ise bu etkinin çok daha güçlü olarak ortaya çıktığını gözlemlemişlerdir. Bazı yaygın klinik deneylerde Curcumun’in prostat kanserinde antikanserojen ve etkin koruyucu özelliği olduğu gösterilmiştir. [ref.3,4,5,6]

Zerdeçalın aktif komponenti olan curcumin’in çeşitli ve etken antitümör aktiviteleri olduğu yeni yapılan birçok çalışma ile teyit edilmiştir. Akciğer kanseri üzer,ne yapılan bir çalışma, bu araştırmalar içinde dikkat çekicidir. Bu çalışmaya Tayvan Milli Üniversitesi (National Taiwan University ) Tıp Fakültesi dahiliye, klinik laboratuar bilimleri, bioteknoloji, temel tıp bilimleri ve Tayvan –Changhua’da Yeh Üniversitesi Moleküler Bioteknoloji Bilim Dallarından ilgili uzmanlar katılmışlardır. Çalışma, Amerikan Kanser Araştırmaları Derneği tarafından 2008 de yayınlamıştır.

Bu çalışmada akciğer kanser hücrelerinin (CL 1-5 ) ve bunların metastzlarının curcumin verilen hayvan deneklerindeki durumları incelenmiştir. Bu çok kapsamlı ve ayrıntılı araştırmada curcumin’in bir tümör baskılayıcı protein olan (HLJ1)’i aktive ederek insanda akciğer adenokarsinom hücrelerinin göç etme,istila etme ve metastatik yayılma özelliklerini etkin olarak yavaşlatıcı ve bastırıcı nitelikte olduğu ortaya konulmuştur. Çalışma in vivo ve in vitro yani; yaşayan organizma ve laboratuar şartlarında gerçekleştirilmiştir. [ref.7,8]

Zerdeçalın kemik sağlığında da önemli rolü olduğu anlaşılmıştır. Curcumin, osteoklast aktivitesini azaltarak kemik dokudaki çözülmeyi (osteoporoz) azaltır. Ayrıca kadınlarda orta ve ileri yaşlarda estrojen azalması nedeni ile oluşan osteoporozu da önlemektedir. Curcumin geleneksel uzak doğu tıbbında bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi ile de tanınmaktadır. Özellikle solunum yolu hastalıklarında bu etkisi ile süratli iyileşme sağlamaktadır.

Curcuminin biyoyararlanımı, “First Pass Effect” i nedeni ile ağızdan alındığında düşük düzeyde kalmaktadır. Bu etki azlığı, sindirim kanalından emilerek karaciğere gelen etken maddenin metabolize olarak etkisini yitirmesi ve bağırsaklardan metabolize olmadan atılması nedenleri ile oluşmaktadır. İmmu-nat firması tarafından geliştirilen yeni yöntem ile elde edilen zerdeçal ekstarktında bu etki ortadan kaldırılmıştır.

Facebook
Pinterest
Twitter
LinkedIn